Pazartesi, Temmuz 7, 2025
makale

Yeni insan modeline geçerken…

Dijital çağın mağara insanlarıyız biz… Evet sevgili dostlar, bu yazımda sizlere 21.YY insanının, nasıl bir insan tipi olduğu konusunda fikirlerimi aktaracağım. Birçoğunuzun fikirlerine ve hayat felsefesine belki uzak olacak ama yazıya başlamadan önce şunu net söyleyebilirm ki; Bizler, dijital bir devrin mağara insanlarıyız..

Milyonlarca yıl boyunca bedenen evrilmeyi bir kenara bırakan insan, beyinsel gelişime hızla yönelmiştir. Özellikle diğer canlılara oranla fiziksel yeterliliğimizin bu denli acınası halde olması bunun apaçık ıspatıdır. Buna rağmen, diğer bütün canlıları altımıza alarak, deyim yerindeyse ‘tu ka ka’ ederek besin zincirinin en tepesinde bulunuyor olmamız, işte demin belirttiğim beyinsel, bilinçsel ve akılsal evrimin, ne derece muazzam bir evrim olduğunun apaaçık ıspatıdır. Fiziki yetersizliğimizi beynimizi kullanarak alet, barınak ve her şeyden daha önemli olan planlama yaparak kapatıyoruz. En net tabiri ile şunu hem vicdani, hem de bilimsel olarak söylebilirim ki; İnsan kainattaki en akıllı varlıktır ama iyi olanı değil…

Peki nasıl oluyorda hem dünya gezegenindeki doğaya, hem de elindeki teknoloji sayesinde dünya dışı doğaya müdahele eden, onu değiştiren ve kendi çıkarları için kullanan insan, neden bu dijital çağın mağara adamıdır? Evet, şimdi nacizane bu meselenin kendi penceremden özüne inmeye çalışacağım.

İnsan özünde kötü müdür?, sorusu uzun zamandır zihnimi meşkul etmekteydi. Bir dizi çalışma ve araştırma sonucu geldiğim nokta, bunun son derece mümkün olduğunu gösteriyor. Bu kötülükten kastımın, meseleyi dallandırıp bullandırarak -İyilik-Kötülük- problemine götürmesine izin vermeden net izah edeyim; Negatif ve zararlı algıladığım her şey, benim için kötüdür. Yani ben, kötülüğü algılarımın neticesi olarak belirliyorum. Bu çıkarımdan yola çıkarak insanın özünde kötü olabileceği ve bunun sebebinin, insanın genlerinde barındırdığı güdülerden kaynaklamktadır. Tekrar ediyorum, bu benim kendi hakikate en yakın düşüncelerim, çıkarımlarıdır. Hayatta kalma ve üreme güdülerimiz, bizi son derece dallı budaklı bir insan modeline getirmiş bulunmaktadır.

Hayatta kalmayı garanti altına almak için, biriktirmeyi öğrenen insan, bu birikim için yapmayacağı şey yoktur. Sadece madde için, soyut kavramlar olan ama hayatı derinden ilgilendiren güç ve tahakküm, bu birikimlerden en korkunç olanlarıdır. Siyasi, dini ve ırsi meselelerden, hatta salt bilginin donelerinden teşekkül eden gücü, kendi bünyesine çekip biriktirme telaşına kapılan insan, en az para kadar bu soyut güçleride hunharca kullanabilmektedir. Yani kısaca insanın özündeki harçta kötülük olduğunu ve bu kötülüğün güdülerinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu güdülerin başında da yukarıda belirttiğim hayatta kalma güdüsüdür ki, bu güdü bizi hayatta tutan en temel ve en güçlü güdümüzdür.

İnsandan biriktirmeyi ve tahakküm etmeyi terk etmesini beklemiyorum. Bunu hiç bir zaman beklemedim, zira bu asla gerçekleşmeyecek ütopik bir saplantıdan öteye geçmez. Zira hayatta kalma güdüsünü bir kenara bırakmak insanın özüne, tözüne terstir. Ama insandan şunu beklemek pek akılsızca değildir; Tahakkümünü insan onur ve haysiyetine yaraşır bir şekilde kullanmak. Evet, bir çoğunuzun aklından tahakküm etmenin, yani başka bir insan üzerinde üstünlük kurmanın zaten vicdani olmadığı geçiyor ve haklısınız. Ama, bu kaçınılmaz son olan insanın insan üzerinde ki tahakkümünü en azından vicdana dayalı ahlak normlarına oturması mümkündür. En azından bu aklı selim bir temenni olarak bir yerde dursun.

Birktirmek hakeza minimize edilip, doyumsuzluğu törpüleyip biraz daha onurlu bir yaşam tercih etmek, tahakküm etmemekten daha kolaydır. Zira, tahakküm nihayetinde soyut olduğu için sınırları çok uzaklarda olsa da, biriktirmenin sınırları pekala nihai olabilir. Nihayetinde canlı varlıkları içerisinde öleceğini bilen yegane varlık insandır ve bu bilgi bir yerde muhakkak biriktirmenin sınırlarını çizebilir.

Son olarak milyonlarca yıllık akıllı bir varlık olan insanın bu dijital çağın mağara insanı olmayı tercih etmesi, zihinsel evrim için son derece negatif bir tercihtir. Bir kısım insan topluluğu kuyruklu yıldızların üzerinde insansız araçlarla sondaj yaparken bir kızım topluluk dünyanın yuvarlık olduğuna bile inanmıyor ve idda ediyorum bu bilgiden mahrum olanlar bile var. İşte bu acı gerçek insanlığın bütün olarak bu dijital çağa ayak uyduramadığının ve kötülüklerle pekiştirerek mağara insanı olmayı tercih etmiştir diye düşünüyorum. Umarım önümüzdeki 50 yıl, beni yanıltır.

Paylaş

zulfuemek

Sonsuz döngüye kapılan herhangi biryim ben.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir