Anton Çehov’un tuhaf bahsi.

Merheba sevgili kitap ve hikaye sever dostlarım.  Bugünki yazımda sizlere beni derinden etkileyen bir Anton Çehov öyküsünden bahsedeceğim.

Bir öykü, hikaye veya romandan spoiler vermeden bahsetmek inanın çok zor. Ama dikkatlerinizi çekmek istediğim iki husus var. Bunlardan birincisi bilgelik makamı. Bilgi nedir? Bilge kimdir? Bilge kişi bilgiye doyunca cahille bir arada yaşaya bilir mi? Yaşamalı mı? Bunu becerebilmek, başlı başına bir bilgelik, erdemlilik veya üst insan olmak mıdır? Yoksa aksi yönde mi işler olaylar silsilesi? Cahile katlanamayan, cahilin nefes aldığı ortamda teneffüs etmeyi kendisine zul sayan mıdır bilge? Bilge olmanın, bilgiye karşı bir ahlaki duruşu olmalı mıdır? Bu kısacık öyküde tüm bunları ameliyat masasına yatırmayı becermiştir Çehov Üstad.

İkinci husus ise adalet. Adalet nedir? Suçlu insanlara verilen cezaların belirlenmesinin altında yatan kriterler nelerdir? Neler olmalıdır? Bir insan işlediği suçtan ötürü toplum vicdandında nasıl mahkum edilmeli? Bu kararları veren mercilerin gerçekten toplum vicdanı ile alakadarlık derecesi nedir? Ne olmalıdır? Toplum adalet mi ister, intikam mı? Bu ikisi arasındaki ayırımı yapacak olan insanların insafına mı bırakılmıştır her şey? Adalet gerçekten birilerinin tekelinde olmadan pratize edilebilir mi?

Saçma sapan gibi görünen bir bahis üzerine on beş sene hapis hayatı yaşayan bir insanın akıllara durgunluk veren değişimi ve bu değişimi izleyen insanlar.  Bu harikulade öyküyü Burak Aşkın’ın harika diksiyonu ile dinlemek çok keyifli. Sadece yirmi dakika içersine neredeyse bir hayat sığdıran Anton Çehov ustaya huzurlarınızda hürmetlerimi sunuyorum.

Kahvenizi veya çayınızı alıp şöyle bir yaslanın koltuğunuza ve aşağıya bıraktığım linke tıklayarak bu muhteşem öyküyünün tadını çıkarın. İddia ediyorum, öykü bitince zihninizdeki soru işaretlerinin sayısı sizi bile şaşırtacak.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.