Kıçımın Filozofları.
Başlığı dikkatinizi çekmek için değil, gerçekten böyle düşündüğüm için attıım. 21.yüz yılın sözde filozof ve felsefecilerine baktığımızda gördüğümüz hakikat maalesef budur. Yazarları, çizerleri, heykeltraşları, ressamları, ses ve sinema sanatçılarını konuşmaya bile değer görmüyorum bu minvalde. Zira popüler kültürün kuklası, siyasi erkin yalakası ve paranın kölesi olmuş olan bu sözde sanatçılardan beklentilerimi keseli uzun yıllar oldu. Bunlar böyle oldu da felsefeci ve düşünürlere ne oldu peki?
İçinden geçtiğimiz bu dönemde özellikle Türkiye özelinde konjüktüre şöyle bir baktığımızda ne görüyoruz? Kelimenin en hafif tabiri ile toplumsal bir ahlaki çürümüşlük. Evet Türkiye’yi bir cümle ile özetlemek gerekirse benim kullanacağım cümle bu olurdu. Kamu kuruluşlarından tutunda, sokaktaki herhangi bir vatandaşa kadar ahlaksızlık ve etik dışılık başını almış gitmiş durumda. Siyasetçilerin oy kaygısından ve koltuk sevdasından dolayı kapıldıkları bu akıl dışılık humması zaten hepinizin malumu. Gücü eline geçirenlerin, gücü halkın menfaatleri lehine değilde kendi çıkarları doğrultusunda hunharca kullanmaları, kolluk kuvvetlerini bu çıkarlar için en ufak protestoda halkın üzerine saldırtmaları, yolsuzlukluk, rüşvet, adam kayırma, mezhepçilik, dinin siyasetin maşası haline getirilmiş olması ve muhalefetin oy kaygısından kaynaklanan silik ve pasif tavırları sizinde midenizi bulandırmıyor mu? Ekonominin beli bükülmüş, üretim hiç olmadığı kadar azalmış, dış politikanın argümanları, içerdeki oyu konsilide etmek için mitinglerde kullanılır hale gelmiş durumda. Yoksulluk ve sadaka kültürü olabildiğince derinlermiş ve neredeyse bir yaşam tarzı haline gelmiş halde. Kadın cinayetleri önlenemez, LGBT bireyleri nefes alamaz, öğrenciler protesto edemez, esnaf gıkını çıkaramaz ve hayvanlar toplu halde infaz edilir duruma gelmiş.
Ülkenin kronikleşmiş birkaç meselesine değinecek olursak, karışımıza halının dibine süpürme geleneğinin devam ettiği gerçeği çıkacak. Kürt meselenin bir türlü çözülememesi, Kürtlerin temel haklarının bir türlü anayasa ile güvence altına alınmaması ve siyasilerin milliyetçilik söylemleri, 50 yıldır kanayan bu yarayı dahada derinleştirmekte ve ırkçılığı hunharca körüklemekte olduğunu akli selim her insan görecektir. Bu temel hakları kendi öz vatandaşlarına sağlamayan, sağlayamayan devletin bu vatandaşları ne idüğü belirsiz marjinal ve ideolojik terör gruplarına yönelmelerine de engel olamamaktadır. Tarihin tozlu sayfalarından bir türlü inmeyen Ermeni meselesi de yine başlı başına halının altına süpürülen problemlerimizden biridir. Burada kimin haklı veya haksız olduğuna peşin bir kannat getirmediğimi, bu meselelerin derhal çözüme kavuşturulması gerektiğine dikkat çektiğimi gözden kaçırmamlı.
Evet memleketin problemlerini bir güzel sıraya dizerken düşünürlerimiz ve filozoflarımız nerede? Nerede bu insanlar? Neden bu ahlaki çöküşe karşı bir iki çare üretme telaşına girişmiyorlar? Çareyi bir kenara bırakalım, düşünür ve filozof dediğin en azından ortada bir problem olduğunu tespit edip, hakikatleri şöye birkaç satır da olsa dile getirmez mi? Siyasi baskı ve korku iklimin hakim olduğu gerçeğini tabiki gözden kaçırmıyorum ama zaten filozof işte tam bu dönemde devreye girmez mi? Filozofu, avamdan ayıran işte bu şartlarda ortaya çıkıp çarpıcı, değiştirici ve dönüştürücü çözümler sunarak, gerekirse bedel ödemeyi göze almaz mı? O dillerine pelesenk ettikleri Sokrates, o ağızlarına sakız ettikleri Hallacı Mansur ve benzeri insanları sadece tarihi birer roman karakteri olarak mı görmektedirler? Akademik kariyer ve diploma ardına sıkıştırılmış bu sözde düşünür ve filozofların kendi içlerinde çok ciddi ahlak problemi olduğu hakikatine götürmez mi bizi? Madem öyle ise, ciltlerce felfese tarihi kitapları yazanlar, mekteplerde talebelere mantık ve felsefe dersi verenler, süslü kelilemer kullanıp ego kasanlar, sözüm sizleredir, siz gerçekten filozof olduğunuzu mu idda ediyorsunuz? Yer yüzünde herkesin rahatça konuşabileceği birtakım konuları süslü cümleleri le konuşarak, sizden daha evvel yaşamış filozofların kavramlarıyla günümüze ışık tutacağınızı mı zannediyor sunuz? Hoş, günümüze ışık tutmak gibi bir derdim yok diyorsanız ki bu diyorsunuz ki o sözde aydın gerçekte karanlık mağaranıza çekildiniz o zaman size bir hakikat haykırayım;